Lefkoşa Türk Belediyesi’nde gerçekleşen ziyarette, Kıbrıs sorunu başta olmak üzere bölgede ve dünyadaki gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.
Kıbrıs’ın Birleşik Krallık için büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan Tatham, hem Birleşmiş Milletler hem Birleşik Krallık adına müdahil olduğu farklı müzakere süreçlerinden edindiği tecrübeye dayanarak, teorik kavramlar üzerinde tartışmaktansa somut pratik konularda karşılıklı menfaat sağlayacak iş birlikleri geliştirmeye çalışmanın ilerleme kaydetme açısından daha etkili olduğunu söyledi. Tatham bu bağlamda Lefkoşa Türk Belediyesi ve Güney Lefkoşa Belediyesi arasındaki diyalog ve iş birliğini çok değerli bulduğunu belirtti.
LTB Başkanı Mehmet Harmancı, hem bölgemizde hem de dünyada çok dinamik bir sürece girildiğine ve yeni bir düzenin kurulmakta olduğuna dikkat çekti. Bunun birçok olası tehdit ve belirsizlikle beraber barış ve savaş süreçlerinde olumlu yönde fırsatlar da yaratabileceğini belirten Harmancı, Kıbrıs’ta iki lider arasında nihayet yeniden başlayan diyalog sürecinin ve Mart ayında gerçekleşmesi beklenen 5’li görüşme ile birlikte sürecin olumlu yönde ilerlemesine için ciddi şekilde çalışma yapılması gerektiğini vurguladı.
Harmancı, iki lider tarafından bugün dile getirilen resmi çözüm tezlerinin birbirine zıt ve uyuşmaz görünmesine rağmen, dogmatik söylemler ve soyut kavramlar bir tarafa bırakılıp somut talepler ve iki tarafın somut endişeleri üzerinden masaya oturulursa BM Güvenlik Konseyi kriterlerinin iki tarafın da talep ve endişelerine cevap verebilecek esneklikte kavramlar içerdiğini vurguladı.
Harmancı, son dönemlerde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık gibi ülkelerle askeri iş birliği ve NATO’ya üyelik gibi konuların daha çok gündeme gelmesinin, Kıbrıs sorununda çözümsüzlüğün kilit unsurlarından olan güvenlik konusunun salt askeri bir mesele olarak ele alınmasını meşrulaştırmaya hizmet ettiğini belirtti. “İki toplum da insani güvenliği, yani iklim değişikliği, doğal afetler, gıda ve su güvenliği, enerji güvenliği, insan hakları gibi kavramları güvenlik anlayışının merkezine oturtmadığı ve bu anlayışla birlikte hareket etmediği sürece güven, barış ve refah dolu bir gelecek iki taraf için de bir yanılsama olarak kalacak.”