Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Britanya merkezli The Financial Times (FT) için bir yazı kaleme aldı. İmamoğlu, "Türkiye'nin demokratik geleceği dünya için neden önemli?" başlıklı yazısında "Yönümüz sadece bizim için değil, uluslararası düzenin istikrarı için de önemli," ifadelerini kullandı. "Türkiye'nin istikrarı hiçbir zaman sadece kendi vatandaşları için önemli olmamıştır," diyen İmamoğlu "AB artan meydan okumalara karşı kendini güçlendirmeye çalışırken demokratik bir Türkiye'nin varlığı vazgeçilmezdir. Gençlerini susturan, muhalefeti ezen ve korkuyla yöneten bir rejim sadece bölgesel istikrarsızlığı derinleştirecektir," ifadelerini kullandı. İmamoğlu, yazısını "Küresel demokratik gerileme dalgası Türkiye'de başlamış olabilir. Geri püskürtmenin burada da başlayacağına inanıyorum" ifadeleriyle sonlandırdı.
The Financial Times, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan İBB Başkanı İmamoğlu için "Yazar, İstanbul Belediye Başkanı'dır. Silivri cezaevinden yazıyor" notunu kullandı.
"Yönümüz uluslararası düzenin istikrarı için de önemli"
İmamoğlu, FT için kaleme aldığı yazıda Türkiye'nin Avrupa ve Asya'yı birbirine bağladığını ve hem Karadeniz'e hem de Doğu Akdeniz'e komşu olduğunu; kuzeyinde Rusya-Ukrayna savaşı, güneyindeyse Orta Doğu'nun bulunduğunu hatırlattı. "Tüm bunlara rağmen Türkiye küresel ticaret, güvenlik ve diplomaside kilit bir oyuncu olmaya devam ediyor," diyen İmamoğlu "Yönümüz sadece bizim için değil, uluslararası düzenin istikrarı için de önemli," diye ekledi.
"Türkiye'nin Osmanlı'nın yıkılmasından sonra izlediği model 22 yıllık AKP iktidarında çözüldü"
Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra Türkiye'nin izlediği yol "ilgi çekici" olduğunu yazan İmamoğlu "Çoğunluğu Müslüman, laik, demokratik bir cumhuriyet moderniteye doğru yol alıyordu," diye yazdı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 22 yıllık iktidarında bu modelin çözüldüğünü savunan İmamoğlu, "Demokratik kurumlar aşındı, muhalefet kriminalize edildi ve yargı silahlandırıldı. Bu demokratik çürüme ekonomik krizi derinleştirdi ve halkın umutsuzluğunu yaydı," ifadelerini kullandı.
Kendisinin, 2019'da İBB Başkanı olduğundan beri bir alternatif arayışında olduğunu, Erdoğan'ın "otoriter popülizminin" yerine kendisinin "kalkınmacı insan-izm" modelini tanıttıklarını aktardı. İmamoğlu, "kalkınmacı insan-izm"i "insan onuruna, pratik çözümlere ve kamu güvenine dayanan bir sivil model" olarak nitelendirdi.
2024 yılında İBB'nin üçüncü kez başkanı seçildiğinde bu vizyona desteğin teyit edildiğini vurgulayan İmamoğlu, partisi CHP'nin ulusal çapta elde ettiği başarının da "Türkiye halkından gelen değişim mesajı" olduğunu ifade etti.
"Ben siyasî bir mahkûmum"
Halk desteği arttıkça başkan adaylığını ilan ettiğini yazan İmamoğlu, hükûmetin bu ivmeye saygı göstermek yerine baskılarını artırdığını yazdı. Diplomasının iptal edilmesinden ve 19 Mart'ta gözaltına alınarak 23 Mart'ta tutuklanmasından bahseden İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Bu satırları, birçok seçilmiş yetkili, akademisyen, gazeteci ve aktivistin de tutulduğu Silivri Cezaevi'ndeki bir hücreden yazıyorum. Bir avuç sözde 'gizli tanığın' belirsiz söylentilerine dayanılarak hapsedildim. Hakkımda verilmiş bir mahkûmiyet kararı yok. Ben siyasî bir mahkûmum"
"Beni parmaklıklar ardına yerleştirmek Erdoğan için bir zafer değildir," diyen İmamoğlu, yaşananların bir "uyanışı tetiklediğini" savundu. Öğrencilerin eylem yaptığını, iktidara yakın medya organlarına ve işletmelere boykotlar başlatıldığını ve mitingler düzenlendiğini hatırlatan İmamoğlu, "Bu, demokratik geleceğimiz için kolektif bir tavırdır," dedi.
"AB kendini güçlendirmeye çalışırken demokratik bir Türkiye'nin varlığı vazgeçilmezdir"
Kendisine yönelik operasyonun Merkez Bankası'nın Türk Lirası'nı desteklemek için rezervlerini tüketmesine neden olduğunu hatırlatan İmamoğlu, "2023'ün neredeyse çöküşünden sonra 'rasyonel' ekonomi politikasına dönüş olarak faturalandırılan şey, siyasi hayatta kalma uğruna hızla terk edildi," dedi.
Türkiye'nin NATO'nun ikinci büyük ordusu olduğunu ve AB üyeliği için uzun süredir aday olan bir ülke olduğunu hatırlatan İmamoğlu, "Türkiye'nin istikrarı hiçbir zaman sadece kendi vatandaşları için önemli olmamıştır," dedi ve "Siyasi yönelimimiz Avrupa'nın, transatlantik ittifakın ve daha geniş Orta Doğu ve Kafkasya bölgesinin güvenliği için merkezi bir öneme sahiptir," diye ekledi.
Ukrayna savaşının Türkiye'nin bulunduğu jeopolitik konumda "stratejik eşgüdümün ne kadar acil bir ihtiyaç olduğunu" gösterdiğini savunan İmamoğlu, "Suriye'deki gelişmeler ve Gazze'de devam eden trajedi, istikrarsızlığın ne kadar hızlı bir şekilde sınır ötesine yayılabileceğini göstermektedir," uyarısında bulundu.
Saydığı alanların her birinde "demokratik ve laik bir Türkiye'nin sadece yardımcı değil aynı zamanda elzem" olduğunu savunan İmamoğlu, "AB artan meydan okumalara karşı kendini güçlendirmeye çalışırken demokratik bir Türkiye'nin varlığı vazgeçilmezdir. Gençlerini susturan, muhalefeti ezen ve korkuyla yöneten bir rejim sadece bölgesel istikrarsızlığı derinleştirecektir," ifadelerini kullandı.
"Küresel demokratik gerileme Türkiye'de başladı, geri püskürtme de buradan başlayacak"
"Küresel tedarik zincirleri yeniden şekillenirken, coğrafyamız ve sanayi altyapımız bizi doğal bir ortak haline getiriyor," diyen İmamoğlu, bu potansiyelin ancak "güvenilir, şeffaf ve kurallara dayalı ekonomi politikalarıyla" hayata geçirilebileceğini yazdı. Tutuklu İBB Başkanı, "Aksi takdirde yatırımcı güveni kaybolur ve sermaye başka yerlere akar," dedi.
Türk halkının iki yüzyılı aşkın bir süredir "otoriterliğin Türkiye'nin doğal durumu olduğu efsanesi"ni çürüttüğünü yazan İmamoğlu, yazısını şu ifadelerle sonlandırdı:
"Dünyanın dört bir yanında demokratik dayanışma, ortak geleceğimizi inşa etmek için artık elzemdir. Küresel demokratik gerileme dalgası Türkiye'de başlamış olabilir. Geri püskürtmenin burada da başlayacağına inanıyorum"
Kaynak: T24