Toplum olarak “Başörtüsü tüzüğü” olarak bildiğimiz ve bakanlar kurulundan geçtiğinden itibaren bizleri geren tüzük ile ilgili hükümetten net olarak iki ses yükseldi!..
Birinci ses Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’ya ait!..
Arıklı, yine kimseyi şaşırtmayacak şekilde çok çirkin bir dille bu konuda kendisinden farklı düşünen kesime ağır ifadeler kullandı…
Ayrımcı, ayrıştırıcı ve nefret dolu açıklamaları bir kesimin alkışını alsa da, büyük bir kesimin tepkisine neden oldu!..
Üstelik olmayan, yaşanmayan olayların üzerinden öğretmenlerimize haksız suçlamalar da getirdi…
İki kesim arasında gerginliği tırmandırmaya çalışan ve bu yolla kendine puan kazandırmak için çabalayan tek kişi Erhan Arıklı’ydı…
Çünkü hükümetten yükselen diğer ses “Biz bu tüzüğü geçirirken halkı ayrıştırmayı veya germeyi, çocukların arasında da itilaf yaratmayı hedefleme gibi bir düşüncemiz yoktu” diyor!..
Bu ses Başbakan Ünal Üstel’e ait…
İki dil arasındaki farka bakar mısınız?
Birisi muhalif kesime “Azgınlar” derken, diğeri muhalif kesimin tepkisine kulak verip geçirilen tüzüğü yeniden görüşmeye karar veriyor!..
Arıklı muhaliflere, “Okulu basacağız” diye tehdit gönderip ortamı gererken, Üstel muhalif kesimi makamında ağırlıyor, görüşüyor ve tüzüğü geri çekiyor…
Şimdi buradan Erhan Arıklı’ya soruyorum, hangi dil daha sağlıklı ve daha doğru?
Seninki mi, başbakanınki mi?
Buna doğru ve dürüst bir şekilde cevap verip kendince dersler çıkartmak seni alçaltmaz, küçültmez ve merak etme oy kaybına da uğratmaz!..
Bu dilin kimseye faydası yok!..
Aynı zamanda ihtiyacı da yok!..