Yaşadığımız topraklarda 20 günlük bir bebeğe alkollü mama verildi ve bunun sonucunda o bebek hayatını kaybetti…
Henüz 1 buçuk aylık bir olay ama hatırlatma gereği duydum çünkü Mihrimah bebeği çok erken unuttuk…
Tıpkı diğer yaşanılan felaketleri unuttuğumuz gibi!..
Geçtiğimiz günlerde 75 yaşındaki adamın çarptığı ve bir kişinin ölümüne yol açtığı olaya “Kaza” denilebilir mi?
Peki, tek kusurlu 75 yaşındaki adam mı?
Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’ya göre öyle olmalı ki, belirli bir yaşın üzerindeki insanlardan doktor raporu isteyeceklerini açıkladı…
Oysa bu açıklamayı yaparken ellerindeki “Kanı” yıkamayı unuttu!..
Tıpkı tüm kabinenin unuttuğu gibi!..
Yaşanılan bu iki olayın da faili mevcut hükümettir…
20 aylık bebeği öldüren de, karanlık yolda o canı alan da UBP-DP-YDP koalisyonudur…
Ancak ne sorumluluk alan var, ne de utanıp istifa eden!..
Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek açıkça bir bebeğin ölümünü ailesinden gizledi…
Peki, kendisinden hesap soruldu mu?
Gerçek şu ki, bu devlet yaşatmıyor aksine öldürüyor…
Kimi zaman uykuda yakarak öldürüyor, kimi zaman turist vizesi vererek azmetirici oluyor, kimi zaman da iş güvenliğini sağlamayarak son nefesin verilmesini sağlıyor…
Hastane ve okul yerine, Cami ve Külliye yapıyor…
Yol yapmıyor, ışıklandırma yapmıyor, sağlık ve eğitim sistemini düzeltmiyor, sadece kendi zümrelerine torpil, peşkeş ve ayrıcalık yapıyor…
Bu yapı bizlere, bu yapıya göre yaşamayı dayatıyor…
Yol karanlıksa ona göre sür…
Yol bozuksa hızını ona göre ayarla…
İtiraz istemiyor…
Muhalif seslere tahammül etmiyor…
Tıpkı “Anası” gibi despot bir tavırla koşulsuz itaat bekliyor…
Acıya yaşayan katlanıyor, toplum birkaç gün tepki gösteriyor sonra hayat anası ile yavrusunun istediği şekilde devam ediyor…
Yaşatan değil öldüren sistem!!!